20 Kasım 2014 Perşembe

Biraz vaktim varken yazmalıyım...




Biraz vaktim varken  yazmalıyım...

Öğlen molası , Bir iki kelamda olsa yazmalıyım...
Yazmalıyım, çünki, yazmazsam  yine tembeleşir giderim...
Tembelleşirsem... vay  halime !!!...Sessiz hanım, sessiz sessiz gelir... saçlarımdan tutar... ben  bağırmanın “aaa!”sini çıkarmadan ağzımdan, o bütün azarını,  bir hamlede bana püskürtür ...sonra...hiç bir şey olmamış gibi sessiz sessiz gider...gider gitmesine  amma... onun sesi hala kulaklarımda çınlar durur...içimden bir ses gibi... vicdan gibi...bir parola gibi....:))
Evet öğlen molası..Hava Paris tarafında çok soğuk. İstanbul, Ankara’da aynıdır büyük bir ihtimal. Ayaklarımı  sürüklüye sürükliye gitmiş de olsam, dönüşüm vicdan rahatlılığıyla kendimi kanatlanmış gibi, belkide bir melek gibi  afiiif hissetmenin keyfini yaşamaktayım...oh! be !!! kendime amaç edindiğim bir görev daha tamlanmıştır...
Neyse ki ben buraya yazıyorum ama ...buranın teması beni şartlıyor... ne yazıp yamicagimi bazen ayırt edemiyorum...bazen bir karışık zebze çorbası gibi bloglar var hani... her şeyden , her anlatım şekli, her konu ele alınmış, farklı tarzlar, bazen yemek tarifesi,  bazen özel hayat hikayesi, bazen kurgu ,bazen şiir defteri,  bazen fotoraf sergisi,....
Kötü mü oluyor? Hayır... bir çok vitamin bir arada!  Harika!!
Eeehee !!! sen niye şartlıyorsun kendini Eda hanımcım ??? Valla bilmem...çok mu mükemmeliyetçiyim acaba???... birde beni gerçekten yakından tanısanız,...O güzel hanım hanımcık tarzlarımın arkasında bir kusurum bir kusurum var... tahmin bile edemezsiniz... Neyse şssst!  ben size bunu söylemedim sizde duymadınız...
Derken yeri gelmişken size bir şey daha itiraf edeyim ... Geçen yıl, adsız bir bey veya hanım (genelde adsızları ben bey olarak algılıyorum :)) bana bir yorum yapmış...” siz hem eğitimci olduğunuzu söylüyorsunuz, hemde bir çok türkçe hatası yapmışsınız yazınızda!” diye bana veriştirmiş durmuş... :(( Doğruydu , üstelik o gün hızlı hızlı, içimden geldiği gibi, yazdım hiç düşünmeden, klavyemi zaten biliyorsunuz “U”lar, “Ü” ler “O”lar “Ö” ler hepsi birbirine karışmış, bilgisayarım desen,  otomatik olarak düzeltme yapmıyor , ben sürekli klavye kullanan bir insanda deyilim...ana dilim fransızca , Üçüncü dilim türkçe ( gülüyorsunuz ama gerçekten öyle) ,Türkiye de okula gitmedim ben türkçeyi Fransa’da öğrendim... vs vs... yani bende bahaneler hazır hemde  yüklü yüklü!  :)) neyse ki, yazımı  tekrar okumadan yayınlıyverdim gittiii!!... Gitti gitmesine amma... işte yaaa!!!  bazı (senden daha alim ;)) insanlar yakalar seni böyle kulağından Edacım ...
Konuyu gene dağıttım, gördünüz mü? İşte bir diğer kusurumda bu benim...Nerede kalmıştık ???... benim bloğun tarzında...O konuyu da başka bir gün ele alayım  ...vakit doldu,  bu günlük bu kadar... ama yinede bilesiniz ! : benim bloğun tarzı olmuyacak bundan sonra... zannederim... belki... belki de bir kaç blog daha açmam gerekicek... Onu da,  bu temmbelliğimle üstesinden gelemem...herhalde ...çık çık beceremem zaten ikisinide zor güç büyütüyorum üstelik üçte çocuk var evde  etti beş!... Birde eş ! ... Etti altı!!!!  Yoh ! yoh ! ulmaaaaz !!!...
 
 

19 Kasım 2014 Çarşamba

“En çok hoşumuza giden insan kendimize benzettiğimiz insandır”



“En çok hoşumuza giden insan kendimize benzettiğimiz insandır” demis monşer Moliere
Iyi mi demis ?
Elbette iyi demis demesine...  de... ama ne kadar dogru ?
Ben bazen bana zit insanlarida severim, benim tam tersim olanlarda ilgimi çeker...Enteresan bulurum, kesfetmeye calisirim... farkli olunca ikilik doguyor, konusabiliyoruz... Yani konusup anlasma imkani var...Bazende kendimizi tamamlayici oluyor o insan... yani bir iliski zenginligi bu aslinda...heyecanda katiyor biraz biraz...
Kendimize benziyen insansa...ruh ikizimiz olabilir ama konusmaya gerek var mi? acaba?...  kendimizi aynada gorur gibi anliyabiliyoruz , kendimizi onda bulabiliyoruz, ama... hangi tarafimizi buluyoruz karsi tarafta ? kayip ettigimiz benligimizi mi acaba ??? yoksa surekli kafamizda bize dirdir eden kendimizi mi taniyoruz onda ??? yoksa her insan biraz narsist mi acaba ???

Iste boyle ! Ben hem bana benziyeni severim... hemde hiç alakam olmiyani, yani benzemiyeni...
Nefret ettiklerime gelince... onlar artik insanliktan cikmis olanlar, iki ayakli mahluklar, yani insanlik degerlerini yitirmis caniler...Herkes gibi yani... Yani... herkesin nefret ettigini dusunuyorum bu insan aparanslilari...

Ozlemisim hepinizi ... Tekrar aranizda bulunmaktan mutluluk duyuyorum,... 
Kimilerini aramadim sormadim diye... kirdim uzdumse bagislayin beni... ne olur...:(

Sevgi ve saygilarimla,
Tekrar Bismillah... (ama zamanim çok kisitli oluyor bilesiniz...)